Açlık Oyunları Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Açlık Oyunları Rpg

Açlık Oyunlarının büyüleyici dünyasında kendinizi bulacaksınız!
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Julia Covenant

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Julia Covenant

Julia Covenant


Kadın Mesaj Sayısı : 3
Şöhret Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/11/11
Nerden : Aşağıki köyden :P

Julia Covenant Empty
MesajKonu: Julia Covenant   Julia Covenant Icon_minitimeC.tesi Kas. 12, 2011 6:10 am

Ad: Julia

Soyad: Covenant

Rp Yaşı: 13

Kişisel Özellikleriniz: Hayatta yüzmekten ve sudan başka sevdiği tek şey ikizi ve erkek arkadaşıdır. Yangından sonra ikisinden de bir daha haber alamayınca delirme noktasına gelmiştir. Fakat akıl sağlığını onların hala hayatta olduğuna kendisini inandırarak korumuştur. Asi ve birazda delidir. Her zaman kendisine en mantıklı gelen şeyi yapar her zaman. Kişiliği günden güne değişir. Çoğu günler içine kapanıktır, bir köşeciğe oturup zaman öldürür.

Örnek Rp:

Alevler, Su ve Uçurum. Bunlar etrafımı çeviren nesnelerdi. Önümde, evim Argo Villası yanıyor, alevler aç kurtlar misali üzerüme geliyordu. Uçurumun üzerindeydim. Alevler üzerime üzerime geliyor, aşağıdaki deniz ise beni çağırıyordu. Evin içinden çığlklar geliyordu. Ağlıyordum. Düşmek üzereydim. Düşmeden önce, son gördüğüm şey, birinin topallayarak evden uzaklaştığıydı. Ama bunu umursayacak kadar vaktim yoktu. Hayati bir karar vermem gerekiyordu. Ya yanarak ölecek, küllerim rüzgar ile kaybolacak, ya da denize atlayıp betona düşmüş gibi parçalara ayrılacaktım. 2. seçeneği seçtim. Atlamadan hemen önce Argo Villası'na son bir defa baktım. "Elveda çocuklar." diye mırıldanıp kendimi uçurumdan aşağı attım.

Uyandım. Çığlık atıyor ve ağlıyordum. O gördüğüm rüya... O rüyayı yaşamıştım. Bir hafta önce. Doğum günümde. Şimdi ise bu rüya beni rahat bırakmıyordu. Her gece bu rüyayı görüyordum. Her seferinde çığlıklar içinde uyanıyor, ağlıyordum. Ama bu sefer çok daha gerçekçiydi. Bu sefer, sanki o anı tekrar yaşamıştım. Ağlamaya devam ediyordum. Yetimhanedeki herkes uyanmıştı. Herkes beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonunda sakinleştiğimde ağzımdan sessizce iki kelime döküldü. "Yine gördüm." Bayan Ladington kulağıma "Benimle gel." diye fısıldadı. Bayan Ladington müdürdü. Beni bir odaya götürdü. Beni küçük bir yatağa yatırıp neler gördüğümü anlamamı istedi. Anlattım. Herşeyi. Anlatmam bitince Bayan Ladington bana gitmemi söyledi.

Öğlene doğru herkes benim aklımı kaçırdığımı, tımarhaneye yatmam gerektiğini düşünmeye başlamıştı. Çeşmenin köşesinde oturmuş resim çiziyordum. İki çocuk. İkiz kardeşim Jason ve... Rick. Aşık olduğum çocuk. Onları gerçekten özlüyordum. Rick'i özlüyor, yanına gitmek istiyor, onu tekrar görebilmek, tekrar elini tutabilmek ve... Tekrar öpebilmek istiyordum. Ondan çok hoşlanıyordum. Hemde çok. Resim çizmeye o kadar dalmıştım ki, Seifert kardeşlerin yaklaştığını fark edememştim. En büyükleri, Daniel ile yaşıttık. Benden hoşlandığı çok belliydi. Andy elimden resmimi alırken Jason'ın saçlarını çiziyordum. Resim boylu boyunca çizilmişti. Andy "Vay, vay, vay... Güzel prenses neler çizmiş böyle. Bu kızıl kafa kim?" deyip elmasından kocaman bir ısırık aldı. Hemen, yüzüne bakmadan cevap verdim. "Erkek arkadaşım Rick. Şimdi resmimi geri alabilir miyim?" deyince yüzü değişti. Öfkeden kıpkırmızı oldu. Elmasını ve resmimi yere atıp beni omuzlarımdan kavradı. Canım acıyordu. Çırpınmaya başladım. Kulağıma "Benim olmayacaksan kimsenin olamazsın. Anladın mı prenses?" dedi ve dudaklarıma yapıştı. Ne kadar sinir bir çocuk diye düşündüm. Erkek arkadaşım olduğunu söylüyorum, o ise beni dudaktan öpüyor. Onu tekmelemeye başladım. Beni bıraktığında ağzımı silip tokadı bastım. Omzumu oynatabildiğime bile şaşırmıştım. Tokat atıktan hemen sonra "SENDEN NEFRET EDİYORUM!" diye bağırdım. "SEN TAM BİR APTALSIN DANİEL!" diye bağırmayı sürdürdüm. Kendimi Rick'e ihanet etmiş gibi hissediyordum. Daniel "BENİMLE BÖYLE KONUŞAMAZSIN PRENSES!" diye bağırdı ve beni itti. Çeşmenin içine düştüm. Doğum günümden beri bitkin olan ben, suya girince enerji ile dolmuştum. Sudan çıktım. Elimi yumruk yaptım. Herkes elimin altına bakıyor, ben ise öfke ile Daniel'a bakıyordum. Daniel'a yaklaştım. Yumruk attım. Yumruğumdan önce Andy'nin yüzüne bir su kütlesi çarptı. O kütleyi fark etmemiş gibi yumruk atmaya devam ettim. Sonunda arkadaşlarının yardımı ile kurtulunca yine omuzlarımdan kavradı beni. "Bunu ödeyeceksin." deyip yine ittirdi. Bu defa başım çeşmenin mermerine çarptı. Son gördüğüm şey herkesin etrafıma toplandığıydı.

Rüyamda bembeyaz bir odadaydım. Karşımda kardeşim Jason vardı ama... Çok farklıydı. Neyin farklı olduğunu anlayamadan "Zamanı geldi." dedi ve etraf yine karardı. Gözümü açtığımda karşımda Bayan Ladington duruyordu. Bayan Ladington "Günaydın canım. İki gündür uyuyordun." dedi. İki gün mü? Ne olmuştu ki? Aklımdan bunlar geçerken Bayan Ladington "Kafanı çeşmeye çarptığında bayılmıştın." dedi ve ekledi "Bay Seifert'e gününü iyi gösterdin." dedi. Birkaç gün sonra çantamı hazırlıyordum. Daniel'dan daha fazla kaçamazdım. Rüyalar bitmişti ama kardeşime ve Rick'e olan özlemim bitmemişti. Buradan kaçmam gerekiyordu. Çantamı omzuma atınca omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde Daniel bana öfke ile bakıyordu. "Bir yere mi gidiyorsun prenses?" diye sorduğu anda birisi kafama sert birşey ile vurdu ve yine bayıldım. Yine beyaz bir odadaydım. Ama bu seferki gerçekti. Rüya değil. Karşımda Daniel duruyordu. Bana "Nasıl yaptın?" diye sordu. "Neyi nasıl yaptım? Neden bahsediyorsun Daniel?" diye sordum. Neden bahsediyordu bu? "Su ile yaptığın şeyden bahsediyorum Poseidonun kızı." dedi. "Bende bilmiyorum. Şimdi beni rahat bırakır mısın?" diye sordum. "Hayır Poseidon'un kızı." dedi. Bu kadarıda fazlaydı. Poseidon mu? Onun kim olduğunu bile bilmiyordum. Daniel bu sefer korkutucu bir ses ile "Sana neden öyle davrandığımı sanıyorsun deniz tanrısının kızı? Hepsi planımın bir parçasıydı." dedi ve değişmeye başladı. Karardı ve hortumumsu birşey oldu. Bunlar neydi? Çok iyi biliyordum ama hatırlayamıyordum. "Ölmeye hazır ol Poseidon'un kızı." dedi ve tam üzerime atılacakken duvar yıkıldı. İçeri arabası ile Bayan Ladington daldı. "Arabaya bin." diye bağırdı bana. Hiç itiraz etmeden bindim. Bayan Ladington gaza bastı ve son hızla İngiltere sokaklarından geçmeye başladık. Bayan Ladington bana "Seni Melez Kampı'na götürmeliyim. Oraya gidince sana herşeyi anlatacaklar." dedi ve şu kampa doğru yola çıktık.



Sonu istediğim gibi olmamıştı. Birde bana ait olduğunu anlayabilirsiniz çünkü Ulysses Moore ve Percy Jackson kurgusunu birleştiren benden başka henüz birisi ile karşılaşmadım Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Julia Covenant
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Açlık Oyunları Rpg :: Başvuru Ve Bilgilendirme :: Rütbe Onaylatma-
Buraya geçin: